Fakirin dostu tavsiyede bulunacağım: Kârlı çıkmak için hep en UCUZ MacBook’u alıyorum, siz de aynısını yapabilirsiniz.

Videoyu Başlat veya Hemen Aşağıdan İçeriği Oku:

Tıpkı öncekilerde olduğu gibi bu videoda teknoloji canavarı yerine, olaya tüketici gözlüğünden bakacağız.

Böylece karpuz seçer gibi MacBook almanızı engelleyip, ekonominin anasının musiki yaptığı şu dönemde paranızı cebinizde tutmanızı yardım etmek istiyorum.

Hadi, karpuz seçme metodolojisinden başlayalım, çünkü bence burası çok önemli:

Karpuz seçerken hep en büyüğüne yönelmek gerekir. Çünkü karpuz ne kadar ağırsa su içeriği aynı oranda yüksektir ki, bu da lezzetli bir karpuzu akşam masasında ağırlayacağınız anlamına gelir. MacBook seçerken ise özellikleri en yüklü olan, her zaman işinizi en iyi yapabilen değildir.

Hatta, bunun size ciddi bir kayıp getirebileceğini de okumaya devam ettikçe keşfedeceksiniz.

1- RAM

Yeni MacBook alacak biri, genellikle iki çıkmazla karşılaşıyor. Ve bunlardan ilki RAM.

Bence RAM’in fare labirentine dönüşmesinin en büyük nedeni Windows nostaljisi efekti. Çünkü aslına bakarsanız çoğu kullanıcının ihtiyaçlarını karşılamak için 8GB RAM belleği fazlasıyla yeterli. Özellikle Apple Silicon işlemcili MacBook’larda daha da yeterli.

Kullandığım tüm MacBook ve Mac’lerimde 8 GB RAM ile video ve fotoğraf editliyorum, multitasking yapıp zilyonlarca pencereyle çalışıyorum. Hatta, hafif olduğu için daha rahat havaya atıp tutabiliyorum.

Tabii şöyle düşünüyor olabilirsiniz.

Madem 8GB RAM ile bunların hepsini yapabiliyoruz, bu adamlar boşuna mı 16GB RAM’e sahip çipler üretiyorlar?

Hayır, elbette onun da alıcısı var…

  • Sürekli 4K ve üzerinde video düzenlemeleri yapmanız gerekiyorsa,
  • Sanallaştırma yazılımlarıyla uğraşmanız şartsa,
  • İşiniz 3D modelleme gerektiriyorsa
  • PS / Lightroom gibi uygulamalarda çok katmanlı / ağır projelerle çalışıyorsanız,

O zaman 16 GB ve üzeri RAM belleği sunan çiplerle çalışırken uzun vadede daha rahat edersiniz.

Şimdi, siz bu kullanıcı sınıfında mısınız değil misiniz? Değilseniz, RAM’i yükseltme opsiyonunu kafanızdan gönül rahatlığıyla silerek cebinizi rahatlatmaya başlayabilirsiniz.

Bu arada, önümüzdeki günlerde RAM üzerine başlı başına ayrıca bir video yapacağım. Çünkü 8GB mı, 16 GB mı videolarının çoğunda SWAP alanından hiç bahsedilmiyor. Henüz olmadıysanız, kanala şimdi abone olabilirsiniz.

2- Depolama

Kafanızı karıştırabilecek ve Apple’ın sizden fazladan para alabileceği bir diğer opsiyon da depolama alanı…

Yeni üretilen tüm MacBook’lar 256 GB’lık depolama alanı sunan bir SSD ile geliyor. Aslında, 256 GB birçok kullanıcı için yine yeterli bir alan. Fakat diyelim ki yeterli olmuyor, ekstradan 2-3 bin lira vermek yerine çok daha uygun fiyata bir harici disk alarak dosyalarınızı, uygulamalarınızı, oyunlar ve videolarınızı bu disk üzerinde depolayabilirsiniz.

İhtiyacınız bu çapta büyük değilse, iCloud hesabınıza genişletme satın alarak dosyalarınızı bulutta saklayabilirsiniz. Mesela, ben videoları düzenlerken Mac’imin harddisk’inde tutuyorum ve proje tamamlandıktan sonra harici diskime yedekliyorum.

Fotoğraflarım, dokümanlarım ve kalan diğer her şey için de 3 kişi kullanabildiğimiz 50 GB’lık iCloud alanı için ayda 6,30 TL ödüyorum.

Verilerinizi bu şekilde yedeklemenin bir güzel yanı da, MacBook’unuzu değiştirmeniz gerekirse veya başına bi’ iş gelirse bile dosyalarınız harici diskinizde sizi bekliyor.

Ayrıca benim gibi sıkça çalışma ortamınızı değiştirmeniz gerekiyorsa, harici disk daha büyük bir avantaja dönüşebiliyor.

Bu aşamada birçok kişinin dert ettiği kısım ekstradan bir harici diski yanında taşıma üşengeçliği oluyor. Kesinlikle hak veriyorum ama profesyonel bir iş yaptığınızda zaten bu MacBook’u elinizde taşımıyorsunuz.

Çantaya atacağım bir sürü ekipmanın yanına, telefonun kadarlık bir disk ve kablosunu sığdırmak benim için çok da büyük bir dezavantaja dönüşmüyor.

Yine aynı noktaya geldik, o zaman neden bu adamlar 256GB’ın üstünde arttırma opsiyonları sunuyor ve dahası bunları kimler değerlendirmeli?

XCode gibi yazılımları kullanan geliştiriciler veya DJ gibi sürekli tüm materyallerini tek bir yerde tutmak zorunda olanlar için daha yüksek depolama alanı bir zorunluluk olabiliyor.

Bunun dışındaki büyük tüketici kitlesi için bence paranızı harcamanın en mantıksız yolu, MacBook’unuzu yükseltilmiş depolama opsiyonuyla satın almaktır.

3- İkinci El Değeri

MacBook alırken yanına tüm opsiyonları arkadaş ettiğinizde bilgisayarınızın ikinci eldeki satış değerini düşürüyorsunuz.

Bunu tıpkı, 98 model bir Şahin’i alıp üstüne 1 milyonluk modifiye masrafı yapmak gibi düşünebilirsiniz.

Bu araca 1 milyon harcamanız onu daha yüksek değerlemeyle satabileceğiniz anlamına gelmez. Belki eninde sonunda satarsınız ama muhtemelen satış değeriniz, harcadığınızın altında kalacaktır.

MacBook için de aynı kanun geçerli. Birincisi, opsiyonları satın alırken fazladan para harcayarak zarar ediyorsunuz, ikincisi satmaya çalıştığınızda fiyatından dolayı doğru alıcıya ulaşamadığınız için fiyatı düşürüp zarar ediyorsunuz.

Zaten biraz mantıksal bir pencereden baktığınızda; opsiyonlu bir MacBook’a ihtiyaç duyanlar genellikle sıfır ürünlere yöneliyor.

İkinci el opsiyonlu ürünlere yönelenler de, sıfırından çok ucuza alabilmek ve bekleme süresiyle uğraşmamak için alıyorlar.

Sonuç olarak opsiyonlu bir MacBook’u satmaya çalıştığınızda başınıza gelecek şey, ya birinin dükkan takas etmesi ya da baz modeli fiyatına bilgisayarınızı elinizden kapmasıyla sonuçlanacaktır.

İkinci elde bu söylediklerim aksi örnekler yok mudur, elbette vardır.

Yine de siz kendi perspektifinizden olaya bakın. Kaç kere ikinci elde opsiyonlu MacBook aradınız ve kaç kere bunu daha uyguna alma planları kurdunuz…

Tüm bu soruların yanıtını kendi içinizde bulabiliyorsanız, olay bitmiş demektir.

4- İstisnaları Unutmayın

Buraya kadar bahsettiklerimizin bence iki istisnası var.

İlki, alacağınız MacBook’u 5-10 yıl gibi çoook uzun vadede kullanmak. Bunu başarmak da kolay değil ama ihtiyaçlarınızın gelecekte değişeceğine inanıyorsanız, yükseltmeleri değerlendirin.

İkinci istisna; benim param zaten var, bütçem evi arabayı satmadan yükseltmeye yetiyor diyenler.

Bu kadar finansal özgürlüğünüz varsa ve performans beklentiniz yüksekse o zaman size esneklik sağlayacağına inandığınız opsiyonları değerlendirmenizi öneririm.

Bence bu istisnaların dışında ve bütçesi sıkışıp kalmış herkes, yıllardır benim yaptığım gibi en ucuz MacBook’a gömülebilir.

Bu arada, yeni bir MacBook alacaksanız ayrıca şu yazımı da okumanızı öneririm:

Bu videodan sonra işin özünü çok daha net kavramış olacağınıza inanıyorum.

Evet, bu seferlik bu kadar. Bir sonrakine görüşürüz 👋

Yazar

Buraya yeniysen, ben Burak 👋 Gündüzleri metin yazarı ve içerik pazarlaması uzmanı, akşamları da yarı zamanlı YouTuber'ım 🦸‍♂️ Bu blogda, keşke yıllar önce bilseydim, deneseydim dediğim alerjik reaksiyon yaratmayan içerikler paylaşıyorum.

Bunun Hakkında Ne Düşünüyorsun?

Yeni yorumları ve yorumuma verilen cevapları e-postayla bana bildir.