5 yıl önce, etrafımdakilerin aksine öğrenmek için üniversiteyi bıraktım. Hem de 4. sınıfa geçmişken

Gittiğim ters istikametten ne mi öğrendim?

Hadi, biraz konuşalım.

Videoyu Başlat veya Hemen Aşağıdan İçeriği Oku:

1- Her Şeyin Başı

Çoğumuz gibi eğitim hayatım ortalamaydı. Notlarım harika değildi, pahalı kurslar almadım ve dershanelerin kapsından bile geçmedim.

Lisede eğlendiğim küçücük bölümü saymazsak, okulu da sevdiğimi söyleyemem.

O zaman, ne b*k yemeye üniversiteye gittiğimi merak ediyor olabilirsiniz. Aslında her şey burada başlıyor.

üniversite materyalleri

Ailem için eğitim hayatımı planlamak çok zor değildi. Tek yapmam gereken ilkokul, ortaokul ve lise sıralamasını takip etmekti. Ettim ama üniversiteye geldiğimde, ailem artık yolun devamını bilmiyordu.

Kaliteli bir eğitim için ailemin harcayabileceği büyük bir serveti veya birikimi de yoktu.

Yani, okumak istiyorsam; çalışarak idare ettireceğim bir eğitim hayatı söz konusuydu.

Bu aşamada herkes gibi planlar yapmaya başladım çünkü yaşıtlarımın hepsi üniversiteye giderken, benim gitmemem pek mantıklı görünmüyordu.

Tek sebep elbette bu değildi. Başarılı insanların çoğununun üniversite mezunu olduğunu düşünüyordum.

Bilirsiniz; o yaşlarda olayın içinde olmadığınızdan, güzel iş fırsatlarının üniversite sayesinde geldiğine inanıyor veya varsayıyorsunuz.

Haliyle başladım araştırmalarımı yapmaya:

Eve yakın hangi üniversiteye gidebilirim, nasıl aileme yük olmadan hem çalışıp hem okuyabilirim vs. gibi detayları belirledikten sonra üniversiteye başladım.

Her şeyin ortası gibi görünen bu noktanın, her şeyin başı olduğunu çok sonradan keşfedecektim.

2- Her Şeyin Ortası

Lisede dil eğitimi aldığımdan üniversitede aynı yolu takip ettim ve Alman Dili ve Edebiyatı bölümüne girdim.

1 yıl zorunlu Almanca hazırlık ve takip eden 3 yıldan sonra fark ettim ki, aslında üniversite o kadar da dolu geçmiyor.

Bu sorgulama, zamanla zihnimdeki boşluğu arttırdı ve okuduğum üniversitenin gerekliliğini sorgulamaya başladım.

Mezun halimle kafamda iş mülakatı yaptığımda, bırakın iş vereni, bu alanda ben bile kendimi yeterli bulamıyordum.

Biraz sorguladığımda şunu net hissediyordum; buradan bir sene sonra mezun olarak ayrılmamla şu an ayrılmam arasında diploma dışında hiçbir fark olmayacak.

Tabii ki, burada suç tek başına üniversite veya eğitim sürecinde değildi.

Okuyup çalışmaya kendimi biraz fazla kaptırmıştım ve işe ayırdığım süre okula ayırdığım süreden daima daha fazlaydı.

Şansıma bu süreçte; dijital alanda çalışabileceğim birçok iş için yeteneklerimi geliştirmeyi başarmıştım.

Bu arada; bahsettiğim yetenekler için Kripton gezegeninden gelmenize veya süper zengin olmanıza gerek falan da yok.

Dijital pazarlama, yazılımcılık, animasyon ve daha nice yeni dünya mesleğini artık kendi çabalarınızla öğrenebiliyorsunuz.

Olay tabii ki sadece “Parayı buldum, tamam, bundan sonra benim için üniversiteye gerek yok.” noktası değildi.

Ferhan Şensoy repliği gibi, benim için sadece iş kurma işi biraz uzun sürmüştü.

Şakası bir yana, aldığım eğitimin kaliteli olmadığını fark ettiğimde, bence zaten yolun sonuna gelmiştim.

Sonra, üniversiteye girerken araştırdığım şeyi tekrar araştırmaya başladım.

Bölümümden mezun olanların kaçı gerçekten bu işi sürdürülebilir şekilde yapabiliyordu?

Öyle net bir istatistik verisi falan elde edemedim ama o kadar az insan mezun olduğum alanda çalışıyordu ki, şaşırmamak imkansızdı.

“E kardeşim üniversiteye girme kararı verirken aklın neredeydi?” diyebilirsiniz.

Üniversiteye başlamadan önce, yüzlerce şeyi araştırmış ve iş potansiyelini defalarca kez teyit etmiştim. Sorun zaten burada değildi.

Bir sürü iş fırsatı vardı. Sorun; üniversiteden mezun olmak sizi bu işler için yeterli kılmıyordu.

Ya, giriş seviyesi meslek fırsatlarını değerlendirebilirdim, ya da yetkinleşmek için birkaç yılı yurtdışında geçirmem gerekirdi.

O da hayata başlamadan yeni borçlar edinmem anlamına geliyordu.

Eee, 25 yaşında mezun olduk. 5 sene de biraz üstüne kastıralım dediğimizde, 30 yaşında hayata atılabilecektim.

Burası da, benim hikayemi her şeyin sonuna getiren son noktaydı.

3- Her Şeyin Sonu

Üniversiteyi bırakma kararı almak hiç kolay olmadı.

Tahmin edebiliyorsunuzdur, verilmiş çok büyük bir emek var. İşin maddi boyutu var, aileniz var. Var da var.

Ben bu kararı aldığımda 3. senemin ortalarındaydım. Ki, zaten bu hazırlığı da işe dahil ettiğinizde 4. senenin başı falan yapıyor.

Onun için çok büyük bir kararla kendimi hemen okulun dışına atmak yerine önce alternatiflerimi gözden geçirdim.

En sonunda da şöyle bir plan yaptım.

Okulu tamamen hayatımdan çıkarıp, bir sene boyunca yeni dünya mesleklerinden biri için kendimi gerçek anlamda eğitsem ne olurdu?

Baktım yanılıyorum, 1 sene gecikmeyle okuluma devam edebilirdim. Dahası, bu süreçte aileme de okulu bıraktım demek zorunda kalmazdım.

Zaten başarısızlığın yanı sıra, ailenize böyle bir şeyi söylemenin kolay olmadığını tahmin ediyorsunuzdur.

Üniversiteyi bırakan muhtemelen birçok kişi gibi, bunun psikolojik gerilimini ben de yaşadım.

Bu arada şunu da belirtmek istiyorum; üniversiteyi bırakmak, kendinizi eğitimsiz bırakmak demek değil.

Aslında tam olarak kendimi yeni dünya mesleklerinde eğitmek ve öğrenmek için okulu bırakmıştım.

1 yıl boyunca kafama koyduğum mesleğimle ilgili olarak tam zamanlı olarak çalıştım.

Ve galiba 4 yılda öğrenemeyeceğim kadar çok şeyi kendime o 1 senede kazandırmıştım.

Bu 1 yılın sonunda olan şeye inanmak… gerçekten kolay değildi.

Çünkü herhalde üniversitedeki hocalarım kadar kazanmaya başlamıştım ve henüz mesleğin çok başındaydım.

Ondan sonra, büyük bir özgüven ve ne yapacağımdan emin olarak okulu bıraktım ve hayata atılmaya başladım.

Bu yazıyı bugün yazmamın nedeni, sadece olayların üstünden neredeyse 5 sene geçmiş olması değil.

Yaşadıklarım çok çok olağanüstü şeyler olması hiç değil.

Üniversiteyi bıraktıktan sonra, tekrar sınava girdim. Mesleğimi icra ederken, işimle alakalı oluğundan Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümüne girdim.

Çok kısa bir süre önce bu bölümden de mezun oldum.

Yani, artık elimde ulusal geçerliliği olan en az 4 mesleğin yanı sıra bir gün belki işe yarayabileceğine inandığım bir lisans diplomam da var.

4- Her Şeyin Özeti

O yaşlarda üniversiteyi bırakmak bir vazgeçme, pes etme veya büyük bir başarısızlık hisini bünyeye pompalıyor.

Sanki okul olmasa hayatınıza bu büyük başarısızlıktan sonra devam edemeyecekmişsiniz gibi hissediyorsunuz.

Fakat emin olun, iş okulda değil sizde ve bence biraz da çabalarınızda bitiyor.

Ve okulu bıraksanız bile, dışarıda hala fırsatlarla dolu bir dünya sizi bekliyor.

Benim deneyimim şöyle ki, artık üniversite okumayı sadece yapmak istediğiniz meslek için bir zorunluluksa değerlendirmelisiniz.

Ya da en azından, üniversiteyi ne için okumak istediğinizden %100 emin olarak o kapıdan içeri adımınızı atmalısınız.

Aksi taktirde, 5 yıl sonra sizin de videonuzu izlemek zorunda kalabiliriz.


Yeni dünya mesleklerini edinmek biraz çaba ve kendini adamakla gerçekten çok kolay. Ve üniversite diploması bir şekilde 5 yılınızı o binaya gömmeden de edinebiliyor.

Elbette burada bahsettiklerim sadece benim deneyimlerim.

Onun için işe daima kendi araştırmalarınızı yapıp, kendi kararlarınızla yola çıkmanızı öneririm.

Başarısız olsanız da, kendi pişmanlıklarınızı yaşamış olursunuz.

Her başarı kadar başarısızlık da yol gösterir. 🧳 Sadece başarıları değil, başarısızlıklarımı da bolca anlattığım YouTube kanalıma uğramayı sakın unutma. Darılırım… 🥲

Yazar

Buraya yeniysen, ben Burak 👋 Gündüzleri metin yazarı ve içerik pazarlaması uzmanı, akşamları da yarı zamanlı YouTuber'ım 🦸‍♂️ Bu blogda, keşke yıllar önce bilseydim, deneseydim dediğim alerjik reaksiyon yaratmayan içerikler paylaşıyorum.

2 Yorumlar

  1. Selam Burak, çok güzel anlatmışsın, hemen hemen hepimiz bu süreçleri yaşadık lakin bazılarımız senin yaptığın gibi bazı şeylere dur diyerek yeni başlangıçlar ve kendini keşfetme yolculuğuna girdi, benim gibi bazılarımızda o süreçleri bir zorunluluk olarak devam ettirmeye çalıştı..

Bunun Hakkında Ne Düşünüyorsun?

Yeni yorumları ve yorumuma verilen cevapları e-postayla bana bildir.