Apple Wireless Keyboard’u ilk defa bir bilişim teknolojisi şirketinde çalışırken denemiş, aham da şurada incelemesini değinmiştim. İşi gücü bırakıp Home Ofis muhabbeti araya kaynayınca klavye konusunda bir değişiklik yapmak istedim. Apple Wireless Keyboard’u zaten daha önceden kullanmış ve neyin ne olduğunu anlamıştım. Avantajıyla dezavantajlarıyla 2 ay boyunca Wireless Keyboard beni mest etmeşti. Yine de daha iyisi olabilirdi.

Apple Magic Keyboard incelemesini masaya yatırmadan önce de aynı özveri ve üşengeçliğimi sürdürerek 2 aydan fazla bir süre klavyeyi tüm detaylarıyla ve farklı ruh hallerimle kullanmak istedim. 2 Aylık test dönemi bittiğine göre artık tamamen tarafsız düşüncelerle iki ürün arasındaki farklara ve Apple Magic Keyboard’un sihrine değinebiliriz.

Kullanılabilirlik

Magic Keyboard’u satın almadan önce internette tırım tırım iki klavye arasındaki farkları açıkça ortaya koyan bir kaynak aramıştım. Tabii hiç kimse böyle bir içerik hazırlamadığı için işi biraz dene ve yanıl olayına getirdim. Kendi içeriğimi hazırlarken bilhassa farklara değineceğimi kendime söz vermiştim.

Magic Keyboard’un en büyük avantajı pil yerine klavyenin içerisine dahil edilen ultra hafif bir bataryaya sahip olması. Yeni Magic Keyboard’a dünyanın parasını sayan arkadaşlar artık Duracell’e belli aralıklarla para bayılmak zorunda kalmayacak. Kutusuyla birlikte bir de Lightning şarj kablosu geliyor ki, eğer iPhone ve diğer iCihazlarını şarj etmek için kablo kıtlığı yaşıyorsanız Magic Keyboard bu açıdan dermanınız olabilir.

Hafifliği önceki modelle kıyaslamam gerekirse Magic Keyboard’un dahili bataryaya sahip olmasına rağmen çok daha hafif olduğunu söyleyebilirim. Alüminyum kasanın bence Magic Keyboard’a en büyük katkısı bu olmuş. Eğer klavyeyi de yanınızda taşımanız gerekirse hiç düşünmeden tavla gibi koltuğunuzun altına kıstırıp seyahat edebilirsiniz.

Şarj konsuna değinmek istemiyorum çünkü kullanıcıdan kullanıcıya farklılık gösterecektir. Genellikle ayda bir kere ve iki saat kadar tam şarj fazlasıyla yeterli oluyor. Kullanılırken şarj edilebilen klavye benim vahşi kullanımımla bile gayet harika pil süresi sunmayı başardı. Bu arada bilgisayarımın ayda sadece birkaç gün kapalı olduğunu hatırlatayım.

Ergonomi ve Performans

Apple Wireless Keyboard’u ilk kullandığımda gerçekten parmaklarımın kaliteli bir klavyenin tuşları üzerinde gidip geldiğini hissetmiştim. Magic Keyboard’a geçince bu his kendini neredeyse ikiye katladı diyebilirim. Bu klavyede diğerinden farklı olarak daha büyük tuşlar kullanılmış ve tuşlar arası seyahat (o ne amk astral seyahat gibi) süresini kısaltmak için tuşların birbirine olan mesafesi azaltılmış.

Daha küçük bir klavye kullanmak birçok kullanıcı için eksi puan olsa da eğer iş için kullanıyorsanız ve her gün binlerce defa tuşlara basıyorsanız bir anda büyük bir avantaja dönüşüveriyor. Benim bu klavye için gördüğüm tek eksik tuşlarda aydınlatma olmaması oldu. Sen git dünyanın parasını ver sonra geceleri ışığı yakmak zorunda kal. Oldu mu amk şimdi? bence olmadı. Olmamalı…

Ergonomi demişken, Magic Keyboard diğer klavyeyelerde bulunmaya makas mekanizması adı verilen teknolojiyi kullanıyor. Diğer klavyede tuşlardan tam performans almak için tuşun ortasına basmanız gerekirken Magic Keyboard’da tuşun nersine basarsanız basın merkezde toplanan güç dağılımı var.

Biraz daha detay vererek açıklamam gerekirse; boşluk tuşunun en uç kısmına bastığınızda tuşun diğer ucu havaya kalkmıyor. Verilen kuvvet dengeli olarak merkezde toplanıp aktarılıyor. Apple Wireless Keyboard modelindeki bu sorunu ben ancak Magic Keyboard’u tam anlamıyla kullandıktan sonra anlayabildim.

Tasarım

Piller artık tarih olduğu için Magic Keyboard’un altında eskiden olduğu gibi çıkıntı yok. Yalnız yükseklik kullanıcılar için sıkıntılı olmasın diye adamlar yükseklik dengesini gözetmiş ve hoş bir tasarım ortaya çıkarmış.

Eklediğim fotoğraflardan da anlayabileceğiniz üzere Alüminyum kasa göründüğü kadar matrak bir olay değil. Alındığı günden beri masanın üzerinden hareket etmeyen klavyenin kasasında böyle dökülme ve soyulmaların meydana gelmesi ise içler acısı dostlar.

Klavyenin altına eklenen kaydırmayı önleyen bantlar Wireless Keyboard’dakilerden daha dengeli çalışıyor ve siz çalışırken klavye bir oraya bir buraya masanın üzerinde keşfe çıkmıyor. Klavyeyi açık kapalı konuma getirmek için klavyenin ön yüzeyine ufak bir çıkıntı var. Ben bilgisayarı hiç kapatmadığım için kullanmak pek nasip olmadı ancak ele takılmaması ve insanın o tuşun varlığını bile unutması güzel bir şey.

Son Söz:

Eğer klavyeyi yoğun olarak kullanacağınız bir iş yapıyorsanız, (metin yazarlığı, editörlük, resmi yazışmalar vb.) kullandığınız işletim sisteminden bağımsız olarak Apple Magic Keyboard’u mutlaka öneririm.

Lakin bütçe sıkıntısı çekiyorsanız ve bir klavyeye 350 ile 470 TL arasında bir bedel ödemek sizi dara düşürecekse gönül rahatlıyla Wireless Keyboard’u da tercih edebilirsiniz. Evet, aralarında teknolojik açıdan çok fazla fark var ama Wireless Keyboard piyasadaki diğer klavyelerle karşılaştırınca bence hala oldukça ideal bir ürün.

Yazar

Buraya yeniysen, ben Burak 👋 Gündüzleri metin yazarı ve içerik pazarlaması uzmanı, akşamları da yarı zamanlı YouTuber'ım 🦸‍♂️ Bu blogda, keşke yıllar önce bilseydim, deneseydim dediğim alerjik reaksiyon yaratmayan içerikler paylaşıyorum.

Bunun Hakkında Ne Düşünüyorsun?

Yeni yorumları ve yorumuma verilen cevapları e-postayla bana bildir.